16 Haziran 2011 Perşembe

True Blood 2. Sezon


Kabul etmek gerekir ki 2. sezon 1. sezondan çok daha iyiydi.
Zamanla Sookie'nin çirkinliğini göz ardı etmeye başladığınızda, diziye alıştığınızda size zevk verir hale geliyor.  Şimdi ise aklımdaki soru şu; Neden Sookie'nin sahip olduğu güçlere Jason da sahip değil? Yoksa öz kardeş değiller mi? Fakat huy olarak birbirlerinin tam zıttı olsalar da tip olarak çok benziyorlar. Yani başka bir açıklaması olmalı.. Bu sezon Sookie'nin cesaretinin ve gücünün bokunu çıkardığı bir sezon oldu. Tamam, boyun eğmemesini ve cesur olmasını çok seviyorum ama yerine göre. Bazen susmasını da bilmek gerekir.  Jason'ın ise saflığın doruğuna ulaştığını gördük, ne kadar kolay kandırılabildiğini ve ne kadar çabuk gaza gelebildiğini. Sookie'nin kardeşi bu kadar saf olmamalı bence.  Her neyse, bu sezon odaklandığım tek kişi: Godric ! Bu yazıya biraz kişisellik katarsak kendisini çok beğendim, çok tatlı :) Kim inanır onun en yaşlı ve en güçlü vampir olduğuna .  Ölmesini ise hiç beğenmedim :(  Çatı sahnesinde daha doğrusu Eric'in Godric'i vaz geçirme çabalarından bölüm bitene kadar ağladım. Gerçekten çok başarılıydı.  Godric ve Eric'i bu sezon ne kadar beğendiysem ve sevdiysem Bill'den de  o kadar soğudum. Oyunculuğuyla  gözümden düşmesinin dışında Godric ölüme giderken bile kıskançlık yapıp Eric'e yumruk attığı için iyice gıcık olmaya başladım. Gelmişsin 300 küsur yaşına hala ilkokul çocuğu gibi davranıyorsun. Ayıp!




 Sookie'nin 1. sezon bahsettiğim akıl almaz gücüne bu sezonda kısa bir süreliğine de olsa tekrar tanık oluyoruz. Ki kendisinin bu gücü ölümsüz Baküs Perisi Maryann'in yok edilmesine yardımcı oluyor. Fakat Sookie'nin ne olduğu hala tam bir muamma. Ama anladığım kadarıyla Kraliçe'nin bir fikri var.
  Sam'e gelelim. Bu sezon o da baya bir ön plandaydı. İlk defa kendisi gibi bir şekil değiştiren ile karşılaşıyor, o da can düşmanının yardakçısı çıkıyor. Ki bu oldukça üzücü bir durum.
 Fakat tartışmasız bir şekilde bu sezon en fazla üzüldüğüm kişi ( elbette Godric'in ölmesinden sonra) Tara oldu. Sezon boyunca "senin gibi zeki ve güçlü bir kız nasıl olur da bir şey çakmaz? " şeklinde saçma olduğunu kabul ettiğim kızgınlıklar yaşamış olsam da dizide birazcık mutluluğu hak etmiş olan kişilerin başında Tara var.
 Dizinin en sevdiğim yönlerinden biri; LaFayette ve Tara'nın , Sookie ile de Jason'ın birbirlerine olan sevgileridir. Gerçek kardeşliği görebilirsiniz onları izlerken.
 Ama Tara ve Sookie'nin arkadaşlıkları çok boktan! Nasıl bu kadar zaman dost kalabilmişler hayret doğrusu. En ufak bir pürüzde kavga ediyorlar, birbirlerine saldırıyorlar. Daha doğrusu Tara Sookie'ye saldırıyor. Hastalıklı bir ilişkileri var.

 Gelelim final sahnemize; Bill'in Sookie'ye evlenme teklif etmesine. Bence kabul etmemesi gerekir , ben onları hiç yakıştırmıyorum. Ama teknik olarak da etmesi gerekir.Yani evlenme teklif edene kadar Bill'le birlikte olmaktan çok mutluydu ve ona aşıktı yani tereddüt edeceği bir şey yoktu fakat teklifi duyduğunda resmen tuvalete kaçtı. Sonra yüzüğe hayran hayran bakıp evlenmeye karar verdi. Garip bir kız şu Sookie. Döndüğünde karşısında dağılmış bir durumda olan boş bir salon buldu, Bill yoktu.

Bill kaçırıldı.Peki kim tarafından? Bence bunun kasabadaki insanlarla bir alakası yok. Yeni yaratıkların kokusunu alır gibiyim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder